top of page
  • Yazarın fotoğrafıpsyche

STANFORD HAPİSHANE DENEYİ(ZİMBARDO DENEYİ)


Stanford Üniversitesi'nde psikolog olan Philip Zimbardo, iyi insanı kötü yerlere koyduğumuzda nasıl bir değişime uğrayacağını, çevresinden ne ölçüde etkileneceğini, inançlarından ve tutumlarından ne derece ödün vereceğini, verilen rolleri ne kadar sahipleneceğini merak ediyordu. Bu soruların cevabını bulmak için böyle bir deney tasarladı.

Zimbardo deney için Stanford Üniversitesi'nin bodrum katını bir hapishane gibi simüle etti. İki hafta sürecek deney kapsamında 24 kişilik bir grup erkek öğrenci seçildi. Bunların bir kısmı gardiyan bir kısmı da mahkum rolüne girecekti. Zimbardo onlara biçtiği bu rolleri onlardan habersiz belirledi. Deneklere sadece bunun iki haftalık bir deney olacağını, bir hapishanenin simüle edileceğini ve gün başına 85 dolar alacaklarını bildirdi. Mahkumlar deney boyunca gardiyanların emirlerini dinlemek zorundaydı. Gardiyanlara şiddete başvurmamak şartıyla sözlerini dinletebilmek için sert davranmaları izni verildi. Zimbardo sonradan ortaya çıkan görüntülerde gardiyanları eğitirken şunları söylüyordu: "Mahkumlar üzerinde can sıkıntısı hissi yaratabilirsiniz, bir dereceye kadar korku yaratabilirsiniz ve onların hayatlarını tamamen rastgele güçler tarafından, sistem tarafından, sizler ve bizler tarafından kontrol edildiği hissine kapılmalarını sağlayabilirsiniz. Ve kesinlikle özel hayatları olmayacak. Onların bireyselliklerini çeşitli yollarla ellerinden alacağız. Genellikle bunun sonucunda, kendilerini güçsüz hissederler, bunu bekliyoruz. Yani bunun sonucunda, biz tüm güce sahip olacağız, onlarsa hiçbir güce..."

Oluşturulan hapishane ortamından sonra gardiyan rolü verilen denekler tıpkı gerçekteki gibi giydirildi, ellerine tahta sopalar ve göz temasını engellemek amacıyla aynalı gözlükler verildi. Mahkumlara ise oldukça rahatsız edici Daltonlar’ın kıyafetine benzeyen giysiler giydirildi ve bileklerine zincir vuruldu. Gardiyanlardan mahkumlara biçilen rolleri daha iyi hissedebilmeleri için onları, kıyafetlerine işlenen numaralarla çağırmaları istendi. Zimbardo 14 Ağustos 1971 günü mahkum konumunda olacak denekleri kendi evlerinin önünden beklenmedik bir zamanda tutuklayarak deneye dahil etti. Tutuklamaları Polo Altto polisi Zimbardo ile anlaşmalı olarak yaptı ve mahkumları silahlı soygun suçuyla suçladı. Mahkumlar tüm gerçek tutuklanma prosedürlerinden geçirildi, parmak izleri alındı ve profil fotoğrafları çekildi. Polis karakolundan sonra sahte hapishaneye gerçek bir mahkum taşıma aracıyla transfer edilen mahkumlar oldukça dar olan üçer kişilik hücrelere yerleştirildiler. Böylece deney başlamış oldu. Sorunsuz geçen ilk günden sonra ikinci gün ortalık karışmaya başladı. Birinci hücredeki mahkumlar isyan ederek gardiyanların talimatlarını dinlemeyeceklerini söylediler.

Deneye dahil olan öğrenciler birkaç gün içinde bambaşka bir gerçeklik algısı ile rollerini içselleştirdiler. Günler geçtikçe gardiyanlar psikolojik kontrol taktikleri oluşturmaya başladılar. Örneğin; isyanlara katılmayan mahkumları özel bir hücreye alıp ödüllendirdiler, katılanların ise yatak çarşaflarını ve süngerlerini alarak onları demir yataklarda uyumaya zorladılar. Bir süre sonra önce gizli ardından açık şiddet uygulamaya başladılar. Gardiyanların yaptıklarına dayanamayan 8612 numaralı mahkum sadece 36 saat sonra Zimbardo'nun deyimi ile çılgın tavırlar sergilemeye başladı. Zimbardo olayları şöyle anlatıyor;

"8612 numaralı mahkum delice davranmaya başladı, bağırıyor, çığlık atıyor, küfrediyor ve kontrolsüz öfke nöbetleri geçiriyor. Onun gerçekten bu psikolojik durumda olduğunu kabullenmemiz epey bir zaman aldı ve sonunda onu salma kararı verdik."

Deney başladıktan 6 gün sonra gardiyanların ellerindeki gücü zalimliğe dönüştürmesi Zimbardo'nun beklediği süreyi tamamlayamadan deneyi bitirmesine yol açtı. Zimbardo daha sonra kendisininde deneyden etkilendiğini belirtmiştir. Bunda, deney süreci boyunca hapishane müdürü rolüne sahip olması en büyük etkendir. Bu süreçte gardiyanların mahkumlara uyguladıkları şiddeti sürdürmelerine bile göz yummuştur. Bu deney, sıradan ve sağlıklı öğrencilerin, 6 gün içinde rollerini hat safhada benimsemiş olmalarından oluşan sosyal faktörlerin kişisel davranışlar üzerinde ne ölçüde etkili olabileceğini net bir şekilde gösterdi.

Deney ile ilgili birçok makale yayınlanmıştır; bunların bir kısmı deneyin verdiği sonucun memnuniyeti ile ilgili iken, diğer bir kısmı etik olmadığı ile ilgilidir. Yine de Stanford Hapishane deneyi, psikolojik deneylerin en ilgi çekicilerinden biri olmuş ve farklı ülkelerde beyaz perdeye uyarlanmıştır.(Das Experiment ve The Experiment)

Zimbardo deneyi, insanlara verdiğimiz görev ve sorumlulukların insanları ne derece zalimleştirebileceğini, toplumu kontrol eden bir mekanizma olmadığında iyi insanların bile şiddet ve işkence gösterebileceğini gösterdi. Günlük hayatımızda bile mesleklerimizin ve toplumun bize biçtiği rollerin etkisinde kalırız. Eğer bunu düşünürsek, bir hukuk sisteminin, kontrolün güç olduğu mesleklerdeki (polis, asker, gardiyan) insanların toplum içinde güveni sağlayan veya şiddet/işkence uygulayan kişi arasında da ince bir çizgi olduğunu görebiliriz. Özetleyecek olursak; bireyler kendilerine verilen sosyal rollere genellikle uyum sağlar. Kötülük, kişiliğin kötülüğünden doğmak zorunda değildir; tersine normal insanlar belli durumlara yerleştirdiklerinde kötü şeyler yapabilirler.

Hilal YAVUZ

Prof. Dr. Philip G. ZIMBARDO kimdir?

Stanford Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nün onursal profesörü olan Philip G. Zimbardo Yale Üniversitesi, New York Üniversitesi ve Kolombiya Üniversitesi’nde de öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Yürütücüsü olduğu Stanford Hapishane Deneyi (1971) ile hem akademik dünyayı hem de popüler kültürü etkilemiştir. Yaratım sürecinde yer aldığı ve sunuculuğunu üstlendiği “Discovering Psychology” adlı 20 bölümlük belgesel serisinin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde pek çok lise ve üniversitede ilgi görmesinden dolayı “Psikolojinin Yüzü ve Sesi” olarak da anılmaktadır. Zimbardo, 350’den fazla akademik ve popüler makale ile kitap bölümü ve farklı türlerde 50 kitap yayınlamıştır. 2004’te Ebu Gureyb Hapishanesi’ndeki Amerikan askerlerinin cezai durumlarına ilişkin bilirkişilik yapmış, Şeytan Etkisi-Kötülüğün Psikolojisi (Lucifer EffectPsychology of Evil) (2015) olarak dilimize çevrilen son kitabında da ünlü Stanford Hapishane Deneyi bağlamında Ebu Gureyb Hapishanesi’nde yaşananları ele almıştır. Şu anda Stanford’daki Terörizme Yönelik Disiplinlerarası Politika, Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin (Director, Center for Interdisciplinary Policy, Education, and Research on Terrorism (CIPERT)) yöneticiliğini yapmaktadır. Aynı zamanda Heroic Imagination Project kapsamında sıradan kahramanların psikolojisine yönelik araştırmalarını sürdürmekte ve yeni eğitim materyalleri geliştirmektedir. Ayrıca, son yıllarda zaman yönelimi konusuna da odaklanan yazarın The Time Paradox (Zimbardo ve Boyd, 2009) adlı kitabında bireylerin içinde bulundukları zihinsel zaman boyutları kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.

KAYNAKÇA:

692 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

2 commentaires


Hilal YAVUZ
Hilal YAVUZ
04 mars 2018

Senin gibi öğretmenler oldukça umut hep var olacaktır, teşekkür ederiz ❤

J'aime

Fazilet Katman
Fazilet Katman
04 mars 2018

sizler gibi bilgili ve araştırmacı gençlerin varlığını bilmek gelecek için umut verici. başarılar diliyorum.

J'aime
bottom of page